BİLDİRİLER   

PİYANO EĞİTİMİNDE NÖRO LİNGUİSTİK PROGRAMLAMA TEKNİKLERİNİN

ÖĞRENCİ BAŞARISI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

 

Arş.Gör. Özlem Ömür

Gazi Ünv. Eğt.Fak.

GSEB MEASD-Ankara

 

* Cumhuriyetimizin 80. Yılında Müzik

Sempozyumu, 30-31 Ekim 2003,

İnönü Üniversitesi, Malatya

Bildiriler,s.186-192

 

İletişim ve Nöro Linguistik Programlama

 

Kişisel başarılar, büyük ölçüde, karşılıklı güven ve anlayışın olduğu ortamlarda gerçekleşir. Böyle bir ortam ise ancak sağlıklı bir iletişimle sağlanabilir.İletişim bir süreçtir ve bu süreç, verici, mesaj, kanal ve alıcı olmak üzere dört ana unsuru içermektedir. Bu unsurlardan birinin gereken biçimde dikkate alınmaması, iletişimin veriminin düşmesine neden olmaktadır. Ayrıca, ortak olabilmesi için, iletişimin çift taraflı olması gerekmektedir. İletişimin sağlıklı olup olmadığı ancak, alıcıdan kaynağa doğru gerçekleşecek akımdan yani geri bildirimden anlaşılabilmektedir. Eğitim de bir iletişim sürecidir. Sağlıklı bir iletişim, başarılı bir eğitimin koşuludur. Çift yönlü, yüz yüze ilişkinin olduğu bir eğitim atmosferinde, öğretmen, öğrencilerin tepkilerine bakarak, ne ölçüde öğrettiğini ve aynı zamanda nasıl öğretmesi gerektiğini de belirleyebilmektedir.İletişimin başarısızlığı, alıcının özelliklerinin yeterince anlaşılamamasından kaynaklanmaktadır.(Küçükahmet,1999:33,34)Bu anlamda birebir eğitim, öğretmenin öğrenciyi daha iyi ve yakından tanıyabilmesini sağlayan, empatik iletişimin en yaygın olarak kullanıldığı eğitim ortamlarından biridir.Piyano eğitimi de birebir yapılan bir eğitimdir. Bu eğitim biçimi, öğrencinin piyano çalış tekniğini ve müzikaliteyi daha kolay, daha rahat kavramasında ve geliştirmesinde önemli bir etkendir.Tüm ilgi tek öğrenci üzerine odaklandığı için, eğitim daha kısa zamanda gerçekleşir. Dolayısıyla, birebir gerçekleştirilen piyano eğitiminde, öğretmen– öğrenci iletişiminin oldukça sağlıklı ve verimli olması gerekir. Ancak, öğrencilerinin kişisel farklılıklarını göz önünde bulundurmayan bir piyano eğitimcisinin başarılı bir iletişim kurması mümkün değildir. Bu durumda eğitimciye düşen görev, öğrencisine ulaşabilmek için en uygun yolu belirlemek amacıyla, o öğrencinin kişilik özelliklerini, algılayışını, yorumlayışını kavramak ve öğrenmenin kalıcı ve verimli bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı olmaktır. Kalıcı ve etkin bir öğrenme için, öğretmenin, öğrenme sürecini, öğrencinin beklenti ve gereksinimlerine uygun bir anlayışla yönetmesi gerekmektedir. Öğrenme süreçleri, öğrenmede “nelerin” gerçekleştirilmesi gerektiği konusunda öğretmene yardımcı olmaktadır. Tüm bu süreçlerin “nasıl” gerçekleştirileceği konusunda ise öğretmene, düşünce, dil ve davranış süreçlerini inceleyen bir çalışma alanı olan Nöro Linguistik Programlama’nın (NLP) yol göstereceği düşünülmektedir.

 

NLP konusundaki ilk çalışmalar,1970’li yılların başlarında, Amerika’da California Üniversitesi’nde başlamıştır.NLP’nin kurucuları, California Üniversitesi’nde dilbilimci ve öğretim üyesi olan John Grinder ile aynı üniversitenin psikoloji bölümünde okuyan Richard Bandler’dır.Bu iki kurucu, araştırmalarına“Nasıl oluyor da insanlar farklı sonuçlar ortaya koyuyorlar? Kişisel mükemmellik nedir?Başarılı insanlarla başarısız insanlar arasındaki farklar nelerdir?”sorularına yanıtlar arayarak başlamışlardır.Bu nedenle, alanlarında oldukça başarılı ve tanınmış olan üç terapi uzmanını incelemişlerdir.Bunlar; yenilikçi psikoterapist ve Gestalt terapisinin kurucusu olan Fritz Perls, Amerika’nın önde gelen aile terapisi uzmanı Virginia Satir ve modern hipnoterapinin öncüsü olan Milton Erickson’dır.Grinder ve Bandler,1976 yılında araştırmalarını NLP(Neuro Linguistic Programming) Nöro Linguistik Programlama adı altında toplamışlar, geliştirdikleri NLP tekniklerini sistematik bir hale getirerek, kişisel değişim, etkili iletişim, hızlı öğrenme ve performans geliştirme konularında uygulamaya başlamışlardır.(Biçer,1999:10,11)Grinder ve Bandler’ın, oluşturdukları modele Nöro Linguistik Programlama adını vermeleri, bu modelin sözü geçen üç süreç üzerinde yoğunlaştığını göstermektedir.

 

Nöro: Duyu organlarıyla algılanan mesajları düşünce ve davranışa dönüştüren nörolojik süreçler, kişisel başarı ve etkinliği arttırmak amacıyla,NLP’de en çok üzerinde durulan konudur.

 

Linguistik: İnsanın, duyu organlarıyla algıladığı mesajları kendi zihnine aktarması ve diğer insanlarla iletişim kurabilmesi için bir dil sistemine ihtiyacı vardır.Konuşurken kullanılan sözcükler, düşünceleri ortaya koymaları açısından önem taşımaktadır.

 

Programlama: Her davranış belli bir yapı ve tutum içerisinde oluşmaktadır. İnsanların sahip oldukları duygu, düşünce ve davranışlar, kişisel programların ürünüdür.Bu program değişirse, davranışlar da buna bağlı olarak değişebilmektedir.

 

Bugün, hem bilim hem de sanat olarak kabul edilen NLP, tamamen insana ve insanın davranışlarına  yönelik bir çalışma yöntemi ortaya koyduğu için, hayatın her alanında rahatlıkla uygulanabilmektedir. NLP, insan yapısını anlamada ve değişimi gerçekleştirmede kullanılan önemli tekniklere sahiptir. Bu teknikler içerisinde, insanı tanımaya ve onun, öğrenmeyi nasıl gerçekleştirdiğini anlamaya yardımcı olabilecek başlıca teknik, “temsil sistemleri” olarak adlandırılan NLP tekniğidir. Buna göre eğitimde de, öğrenciyi tanımak ve öğrencinin öğrenme stillerini belirleyebilmek amacıyla bu teknikten yararlanılabileceği düşünülmüştür.

 

Temsil Sistemleri

Duyu organları, algıladıkları uyarılar aracılığıyla kendilerine iletilen mesajları, sinir sistemi yardımıyla anlamlı hale getirirler. Bu şekilde kişinin dünyayı algılaması kolaylaşır. Kişi, algıladığı olaylara, mesajlar beyne ulaştıktan sonra tepki verir. NLP’ye göre insanlar, olayın kendisinden çok, olayı algılayış biçimlerine göre davranırlar. Davranış ve düşüncelerini, kendi süzgeçlerinden geçirirler ve algıladıkları biçimde oluştururlar.(Biçer,1999:34,35) Bunun sonucu olarak insanlar, belli bir şey düşünürken, kendilerine göre bir sistem kurarlar. Bazı insanlar olayları görüntülerle algılarken, bazıları seslere, bazıları da duygulara ve hissettiklerine odaklanırlar. NLP’de duyu organlarıyla oluşturulan bu sistemlere “temsil sistemleri” denir. 5 tane temsil sistemi vardır. Bu temsil sistemleri şunlardır:

 

1. Görsel

2. İşitsel

3. Kinestetik/ Dokunsal

4. Tatsal

5. Kokusal

 

İnsanlar, günlük yaşamda daha çok görme, işitme ve hissetme temsil sistemlerini kullanmaktadırlar. Bu temsil sistemleri içerisinde herkesin ağırlıklı olarak kullandığı bir temsil sistemi vardır. Kişi, hangi temsil sistemini ağırlıklı olarak kullanıyorsa, düşüncelerini, algılayışını ve davranışlarını da o sistem çerçevesinde belirlemektedir. (Biçer,1999:38)

 

İnsanların hangi temsil sistemini ağırlıklı  ya da öncelikli olarak kullandığını anlamak için gözlemlenmesi gereken bazı davranışlar vardır. Kişilerin göz hareketleri, fizyolojileri ve dilsel anlatımları, kullandıkları temsil sisteminin belirlenmesi açısından büyük önem taşır. Bilgi ve deneyimler insan bilincine ve bilinçaltına duyular aracılığıyla depolanır.Bu bilgi ve deneyimlere ulaşılmak istendiğinde,görsel, işitsel ya da kinestetik temsil sistemlerinden biri kullanılır.Gözler, öncelikli olarak kullanılan temsil sistemine göre değişik şekillerde hareket eder. NLP modeline göre gözler, insanların nasıl düşündüğünü gösteren pencerelerdir.(Dilts ve Epstein,1999:5)Göz hareketlerinin düşünce yapısı ile ilgili bağlantıları şu şekilde gerçekleşmektedir:

 

­−Görseller;hatırlamaya yönelik görüntüler için sol yukarı, tasarlamaya yönelik görüntüler için sağ yukarı bakarlar.

−İşitseller;hatırlamaya yönelik sesler için sol yana,tasarıya yönelik sesler için sağ yana bakarlar.

−İç diyaloğa sahip kişiler;sol aşağı,kinestetikler yani hisleriyle hareket edenler;sağ aşağı bakarlar.

 

 Açıklanan göz hareketleri sağ elini kullanan bir çok kişi için geçerlidir. Görsel düşünenlerde göz hareketleri yukarıya (ya da ileriye), işitsel düşünenlerde yanlara ve kinestetiklerde daima aşağıya doğrudur. (Knight,1999:14) Sol elini kullanan kişilerde bu hareketler genellikle ters yönde gerçekleşir ancak istisnaların olabileceği de düşünülmelidir.

 

NLP, değişik düşünce yapılarına sahip kişilerin kendilerine özgü fizyolojiler içinde olduğuna dikkat çekmektedir. İnsanların kullandıkları temsil sistemleri, beden dillerini de etkilemektedir. Görsel yaklaşımı tercih eden kişiler, çoğunlukla başları ve vücutları dik dururlar. Hızlı bir biçimde, göğüslerinin üstünden nefes alıp verirler.Hızlı hızlı konuşurlar.Görüntülerle düşünürler. Onlar için önemli olan, konuşurken, zihinlerinde oluşan şekillere yetişmektir. (Alder ve Heather,2001:117)Mimik hareketleri çoktur.Görüntü belleğine sahiptirler.Gördükleri şeylere daha çok tepki verirler.İşitsel yaklaşımı tercih eden kişiler, düşünürken genellikle başlarını bir yana eğerler.Göğüsle diyafram arasından ve orta hızla nefes alırlar.Sesleri ritmik ve ahenklidir. Konuşurken yankılanan bir ses tonları vardır.Konuşmayı severler.Herhangi bir şey dinlerken sesleri kafalarının içinde duyarlar. Kelimeler onlar için önemlidir.Bu nedenle söylediklerine ve söylenenlere çok dikkat ederler.Ses belleğine sahiptirler.Söylenilen şeylere daha çok tepki verirler.Kinestetik yaklaşımı tercih eden kişilerin başları hafif aşağı doğrudur ve boyun kasları gevşektir. Diyaframdan ve derin nefes alıp verirler.Ağır tempoda konuşurlar.Konuşmaları az ve özdür.Çoğunlukla derinden gelen bir ses tonuna sahiptirler.Hareketleri yavaştır.Ancak bedenleriyle iletişim içinde oldukları için ani hareketlere de yatkındırlar Otururken, ya da ayakta dururken vücut rahatlıklarına dikkat ederler.(Biçer,1999:45; Alder ve Heather, 2001:117) İnsanlara daha yakın durma eğilimindedirler.Hissettikleri şeylere daha çok tepki verirler.

 

Konuşurken kullanılan sözcükler ve deyimler de insanların görmek, işitmek ya da hissetmekle ilgili tercihleri için ipucu oluştururlar.(Biçer,1999:54)Görsel temsil sistemini kullanan bir kişinin daha çok görmek, işitsel olan birinin daha çok duymak ve kinestetik bir insanın da çoğunlukla hissetmekle ilgili sözcükler ve deyimler kullandıkları belirlenmiştir. 

 

Kullanılan temsil sistemleri, öğrenme biçimlerini etkilemektedir.Piyano eğitimi gibi birebir gerçekleştirilen bir eğitimde, öğretmenin, öğrencisinin kullandığı temsil sistemini belirleyerek, öğretimi bu doğrultuda gerçekleştirmesi ve öğrencinin dersteki başarı düzeyini arttırabilmesi daha kolay olacaktır.

 

Temsil Sistemlerine Yönelik Çalışmaların Piyano Eğitiminde Uygulanışı

Öğrencilerin temsil sistemleri doğrultusunda gerçekleştirilecek uygulamaların,piyano eğitiminde öğrenci başarısına ne şekilde yansıdığını belirlemek amacıyla,G.Ü.G.E.F Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Öğretmenliği Ana Bilim Dalı’nda,“Piyano Eğitiminde Nöro Linguistik Programlama Tekniklerinin Öğrenci Başarısı Üzerindeki Etkileri” konulu bir çalışma yapılmıştır.Çalışmada,2002-2003 Eğitim-Öğretim yılında, belirtilen kurumda öğrenim gören 1.,2.,3. ve 4. sınıf piyano öğrencilerinden oluşan 12 kişilik deney grubu ve 12 kişilik kontrol grubu olmak üzere toplam 24 kişilik bir araştırma grubu oluşturulmuştur.Deney grubundaki öğrencilerin müziği öğrenirken ve düşünürken ağırlıklı olarak kullandıkları temsil sistemlerine yönelik verileri elde etmek amacıyla, öğrencilerle birebir görüşmeler yapılmış, bu görüşmelerde öğrencilere, müzik hakkındaki düşüncelerine ve piyano derslerine yönelik sorular sözel olarak yöneltilmiş ve yine sözel olarak alınan cevaplar kaydedilmiştir.Bu soruların yanıtlanması sırasında, NLP teknikleri doğrultusunda temsil sistemlerinin belirlenmesi amacıyla, öğrencilerin göz hareketleri ve beden dilleri gözlemlenmiş ve kullandıkları kelimelere dikkat edilmiştir.Gözlemler sonucunda ulaşılan verilerin doğruluk ve güvenilirliğini tespit etmek amacıyla ayrıca öğrencilere bir anket uygulanmıştır.Biri açık uçlu olmak üzere 20 soru içeren ankette soru seçenekleri görsel, işitsel ve kinestetik olmak üzere üç ölçekle sınırlandırılmıştır.Anketin uygulanmasının ardından,gözlem sonuçlarıyla anket sonuçları karşılaştırılmış ve elde edilen verilerin birebir aynı olduğu saptanmıştır.Araştırmacının uygulama aşamasındaki tarafsızlığını etkileyebileceği düşüncesiyle,kontrol grubu öğrencilerinin temsil sistemlerini belirlemeye yönelik bir çalışma yapılmamıştır.

 

Deney grubu öğrencilerinin temsil sistemlerinin saptanmasının ardından, görsel, işitsel ve kinestetik öğrencilere uygulanacak teknikler belirlenmiştir.

 

Görsel Öğrencilere Uygulanan Teknikler

 

1. Görseller, bütünü daha rahat algılayıp,çabuk kavradıkları için, öğrencinin öncelikle eserin bütününü gözden geçirmesini ve eseri görsel olarak tanımasını sağlama

 

2. Eseri çalıştırırken çeşitli şekiller, renkler ve belirli simgelerden  yararlanma

Örnekler:

–Eserde,  cümle başlarına düşüşü hatırlatmak için  bir   paraşüt  resmi çizmek

–Üçleme olarak gelen notaların daha iyi anlaşılması için bir üçgen ( ∆ ) resmi çizmek

–Minör pasajları “hüzünlü”(L) bir yüz simgesiyle, majörleri  “gülen, neşeli” (J) bir yüzle göstermek

–Eserde müzikal  anlamda  duygusallık  ya da  romantiklik  taşıyan bir pasajı daha iyi vurgulayabilmek için bir kalp ( ♥ )  resmi çizmek

–Eserde “piano”dan  forte”ye  (hafiften kuvvetliye)  doğru  giden  nüanslar içeren  bir  pasajda  “p”(piano-hafif) nüansını çok açık pembe renkle gösterip,“<”(crescendo-gittikçe kuvvetlenerek)  nüansı   üzerinde   pembe  rengi  yavaş  yavaş koyulaştırarak koyu pembeye doğru gitmek ve ulaşılan “f ”(forte-kuvvetli) nüansını koyu pembeye boyamak

 

3. Eseri  çalıştırırken    öğrenciyi   görsel  kelimeler    kullanarak  teşvik  etme

Örnek: “Bak, gördün mü ne güzel oldu!..”vb.

 

4. Öğrenciye eseri çalıştırırken kafasında  ne  tür  imgeler  oluştuğunu   sorma

 

5. Öğrenciden eseri bir kişiye ya da bir olaya benzetmesini ve eseri çalışırken o kişiyle veya olayla bağdaştırmasını isteme

 

6. İleri düzey eseri olarak vals çalan öğrencinin, eserin dönemini hayal etmesine yardımcı olma

Örnek: “1800’lü yıllarda büyük bir balo salonunda vals yapan insanları gözünün önüne getir” şeklinde bir ifadeyle öğrencinin görsel imgelerini zenginleştirmek

 

İşitsel Öğrencilere Uygulanan Teknikler

 

1.Eseri, öğrenciye baştan sona çalıp, dinlemesini sağlama

 

2.Eserin sesli solfejini yaptırarak çalıştırma

 

3.Eseri   çalıştırırken  “Çaldığın seslerin tınısı oldukça iyi”,   “Aferin”  gibi   sözel teşvikler kullanma

 

4. Eseri çalıştırırken sağ ve sol eldeki partileri ayrı ayrı duyabilmesine yardımcı olma

Örnek:

– Eseri, bir korodan dinliyormuş gibi seslere göre (soprano, alto, tenor, bas) partilere ayırarak çalıştırmak

– Eseri bir orkestra seslendiriyormuş gibi duymasını sağlamak ve “Sen olsaydın bu partiyi orkestradaki hangi enstrümana çaldırırdın?” gibi sorularla işitselliğini zenginleştirmeye çalışmak

 

5. Eserdeki cümlelemeleri ve dinamikleri, seslerle ve konuşma diliyle bağdaştırarak anlatma

Örnekler:

– “Eserdeki cümlelerin sonları da tıpkı konuşma cümlelerinde olduğu gibi sona doğru hafifleyerek biter. Örneğin: “Bu sabah okula erken gideceğim” cümlesinde “gideceğim” kelimesi, cümlede en hafif ve vurgusuz söylenen kelimedir. Müzikte de cümle sonları istisnalar haricinde vurgusuz ve hafiftir” şeklinde bir sözel anlatımla açıklamada bulunmak

– “Piano” (p) nüansını fısıltıyla konuşan, yumuşak ve tatlı bir ses tonuna sahip bir kişi, “Forte” (f) nüansını ise gür bir ses tonuna sahip, yüksek sesle konuşan bir kişi, benzetmeleriyle ifade etmek

 

6. İleri düzey eseri olarak vals çalan öğrencinin, eserin dönemini anlamasına yardımcı olma

Örnek: “Valsi, büyük bir balo salonunda kuyruklu bir piyanoda çaldığını düşün. İnsanlar senin müziğin eşliğinde vals yapıyorlar. Müziği iyi dinle ve doğru ritmi duymaya çalış” gibi ifadelerle öğrencinin işitselliğine hitap etmek

 

Kinestetik Öğrencilere Uygulanan Teknikler

 

1.Parmak ağırlığını ve tuş dibini daha iyi hissedebilmesi için eseri önce eldiven giydirerek çalıştırma

 

2.Eserde uygulanması gereken teknikleri örneklerle öğretme

Örnekler:

– Ön kol staccatosu için: “Farzet ki bir kuklasın ve ellerine bağlı ipleri yukarıdan çekerek kollarını hareket ettiriyorlar” ya da “Avucunun içinde bir yo-yo olduğunu hisset. Elini, topu aşağı bırakıp yukarı çekiyormuşsun gibi hareket ettir” gibi hissetmeye dayalı benzetmeler kullanmak

 

3. Akor bağlantılarıyla ya da değişik el pozisyonlarıyla ilgili ipuçları vererek tuşe hakimiyetini kolaylaştırma

 

4. Öğrenciye eseri çalışırken neler hissettiğini, eserin ona hangi duyguları yaşattığını sorma

 

5. Eseri çalıştırırken teşvik için öğrencinin sırtını sıvazlama

 

6. Öğrenciden eseri, yaşadığı bir olayla bağdaştırmasını ve olayla ilgili duygularını yorumuna katmasını isteme

 

7. İleri düzey eseri olarak vals çalan öğrencinin, eserin dönemini hissetmesine yardımcı olma

Örnek: “Büyük bir balo salonunda olduğunu hayal et. Aynı salonda bu eserle vals yaptığını düşün. Dans ederken müziği hissetmeye çalış” gibi ifadelerle öğrencinin kinestetik yaklaşımını sağlamak

 

İki eşit ağırlıklı sisteme sahip öğrencilerde her iki sistem için de teknik uygulama yapılmıştır.

 

Araştırmanın bir sonraki aşamasında hem deney grubu hem de kontrol grubu öğrencileri, piyano çalma düzeyleri doğrultusunda,“başlangıç düzeyi”,“orta düzey” ve “ileri düzey” olmak üzere dörder kişiden oluşan üç gruba ayrılmıştır. Öğrencilere çalıştırılmak üzere her grup için ayrı bir eser seçilmiştir.Seçim aşamasında, eserlerin, öğrencilerin düzeylerine uygun olmasına, belirli tekniklere ve  müzikal yapılara sahip olmasına, deney ve kontrol grubundaki öğrenciler tarafından daha önceden çalışılmamış olmasına dikkat edilmiştir. Seçilen eserler,30 dakika süreyle, hem deney hem de kontrol grubundaki öğrencilere herhangi bir NLP tekniği uygulanmadan öğretilmiştir ve kendilerine bir haftalık çalışma süresi verilmiştir. Bir hafta sonra, öğrencilerin çalışmaları sonucundaki performansları, ders öncesinde kamerayla kaydedilmiştir. Aynı hafta, eserler, deney grubundaki öğrencilere bu kez NLP düşüncesi doğrultusunda, temsil sistemlerine yönelik teknikler uygulanarak yine 30 dakika süreyle çalıştırılmıştır. Kontrol grubuyla ise, ilk çalışma gibi, yine tekniğe dayalı olmayan bir çalışma yapılmıştır. Her iki gruba da çalışmaları için yeniden bir haftalık süre verilmiş, deney grubundan,bu süre içerisinde, kendilerine uygulanan teknikler çerçevesinde çalışmaları istenmiştir. Bir hafta sonra, öğrencilerin çalışmaları sonucundaki performansları yine kamerayla kaydedilmiştir.Gerçekleştirilen çalışmanın süresi, NLP tekniklerinin uygulama aşamasında kısa sürede fark yaratan sonuçlar ortaya koyabilecek teknikler olmasına bağlı olarak belirlenmiştir.Araştırmanın son aşamasında, öncelikle, kontrol ve deney gruplarının çalıştıkları eserlerde hedefler doğrultusunda ölçülmesi gereken kritik davranışlar her düzey için ayrı olarak belirlenmiş, her davranış için bir puanlama sistemi oluşturulmuştur. Daha sonra, öğrencilerin birinci ve ikinci performans kayıtları puanlandırılmıştır.

 

Bulgular

Öğrencilerin performanslarındaki başarılarına yönelik olarak elde edilen bulguların çözümlenmesinde ilk olarak öğrencilerin not ortalamaları belirlenmiş, ardından deney grubunun tekniksiz ve teknikli uygulamalarının sonuçları karşılaştırılmıştır.Deney grubu öğrencilerinin tekniksiz ve teknikli uygulamalar sonucunda düzeyleri doğrultusunda aldıkları notların ortalamaları şu şekildedir:

 

Deney Grubunun Tekniksiz ve Teknikli Sonuçlarının Karşılaştırılması

Deney Grubu

Başlangıç

Düzeyi

Orta

Düzey

İleri

Düzey

Uygulama   Ortalamaları

Tekniksiz

        73,5

       68,25

       68

69,917

Teknikli

84,75

       87,5

       88,5

86,917

Genel Ortalama

 79,125

77,875

 78,25

78,417

 

Deney ve kontrol grubunun tekniksiz ve teknikli uygulama sonuçlarının karşılaştırılmasının ardından, her iki grubun düzeylere göre ikinci kayıttaki not ortalamaları ve buna bağlı olarak düzey ortalamaları hesaplanmıştır:

 

Deney ve Kontrol Gruplarının İkinci Kayıtlarının Ortalamaları

 

Başlangıç

Orta

İleri

Ortalamalar

Deney Grubu 2. Kayıtları

84,75

87,5

88,5

86,917

Kontrol Grubu 2. Kayıtları

         51,5

52,5

55,5

53,167

Düzey Ortalamaları

  68,125

         70

         72

70,042

 

Araştırmada, bulguların çözümlenmesi amacıyla gerçekleştirilen işlemler şunlardır:

− Deney grubunun tekniksiz ve teknikli uygulamaları arasında anlamlı bir fark olup olmadığı

− Başlangıç-orta ve ileri düzeyler arasında performans artış oranları bakımından anlamlı bir fark olup olmadığı

− Deney ve kontrol gruplarının performansları arasında anlamlı bir fark olup olmadığı

 

Sonuç ve Öneriler

Araştırma bulgularına dayalı olarak elde edilen sonuçlarda;

−Deney grubunun birinci ve ikinci (tekniksiz-teknikli) kayıtları arasında anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir.Teknik uygulanan ikinci kayıtta, birinci kayıta göre gözle görülür bir artış sağlanmıştır.Buradan çıkan sonuç, teknikli eğitimdeki performansın daha yüksek olduğunu göstermektedir.

 

−Teknikli uygulamada gözlenen performans artışında herhangi bir düzeyin üstünlük göstermediği saptanmıştır.Deney grubundaki teknikli uygulama, her düzeyde (başlangıç-orta-ileri) eşit performans artışı gerçekleştirmiştir.Sonuçlar içerisinde  özel bir düzeyin teknikli uygulamada başarılı veya başarısız olması gibi analizin tutarlılığını bozacak bir etkiye rastlanmamıştır.

 

−Deney ve kontrol gruplarının ikinci kayıttaki performansları arasında anlamlı bir fark olduğu belirlenmiştir. Ulaşılan sonuç, deney grubunun kontrol grubuna göre daha büyük bir başarı elde ettiğini ortaya koymuştur.Araştırmada, NLP tekniklerine dayalı olarak gerçekleştirilen uygulamanın açık bir şekilde performansı arttırdığı görülmüştür ve bu etki psikolojik değildir. Birinci derste tekniğe dayalı herhangi bir çalışma yapılmayan her iki gruba da, ikinci derste özel bir uygulama yapılacağı söylenmiş, ancak bu uygulama yalnızca deney grubu öğrencilerine yapılmış, kontrol grubuna ikinci derste teknik uygulanmamıştır.İkinci derste farklı bir eğitim aldığını düşünen kontrol grubu, bu psikolojik desteğe rağmen ikinci kayıtta performans artışı gösterememiştir.Buradan da anlaşıldığı gibi, teknikli eğitimin ortaya koyduğu sonuç, psikolojik desteğe bağlı değildir. Araştırma sonuçları doğrultusunda belirlenen öneriler şunlardır:

 

1.Araştırma sonucunda, NLP tekniklerine dayalı olarak gerçekleştirilen uygulamaların, piyano öğrencilerinin performanslarında oldukça kısa bir süre içinde görülen olumlu etkileri ışığında, NLP modelinin, konunun uzmanları tarafından müzik eğitimi öğrencilerine kurs ya da seminerler aracılığıyla tanıtılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.

 

2. Öğrencilerin, öğrenmeyi nasıl gerçekleştirdikleri göz önüne alınmadan, tek bir öğretim modeliyle ve monoton bir şekilde gerçekleştirilen piyano eğitiminin, öğrencilerin performanslarını geliştirmediği sonucundan yola çıkarak piyano eğitiminin, öğrencilerin farklı öğrenme sistemleri ve stratejilerine sahip oldukları görüşü doğrultusunda gerçekleştirilmesi öngörülmektedir.

 

3. NLP tekniklerine yönelik uygulamanın, bütün düzeylerde eşit olarak performans artışı sağladığı sonucuna dayanarak, NLP modelinin, öğrencilerin düzey farklılıkları gözetilmeden tüm öğrenciler için uygulanması önerilmektedir.

 

4. Araştırma sonuçlarına göre, kullanılan temsil sistemlerinin öğrenmedeki önemi ve performans üzerindeki olumlu etkileri gerçeğinden yola çıkarak piyano eğitimi sürecinde öğrencilerin her üç temsil sistemini de etkin kullanabilmelerini sağlayacak tekniklerin geliştirilmesi öngörülmektedir.

 

5. Eğitimde işlerliği kanıtlanmış olan NLP modelinin, transfer yoluyla, piyano eğitiminden genel anlamda müzik eğitimine uygulanabilirliği mümkündür. Bu sayede müzik eğitiminde gerek iletişim, gerek motivasyon, gerekse performans sorunlarının büyük oranda çözülebileceği düşünülmektedir.

 

6. Öğrencilerin öğrenimleri süresince sağlıklı bir kişisel gelişim göstermeleri ve öğrenmeyi nasıl gerçekleştireceklerini anlamaları konusunda yol gösterici olan NLP’nin, müzik öğretmeni yetiştiren kurumlarda seçmeli dersler kapsamına alınmasının, eğitimin niteliğine katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.

 

7. NLP’nin bir kişisel değişim modeli olması ve hem bireysel hem de toplu derslerde uygulanabilirliği gerekçesiyle, bu modelin, öğretmenlik eğitiminin diğer alanlarında da faydalı olabileceği öngörülmektedir.

 

KAYNAKÇA

 

ALDER,Harry ve B.Heather.(2000).21 Günde NLP.(Çev. Fatma Can Akbaş). İstanbul: Kariyer Yayınları.

BİÇER, Turgay. (1999). NLP - Kişisel Liderlik. İstanbul: Beyaz Yayınları.

DİLTS, Robert ve T.A.Epstein. (1995). Dynamic Learning.United States of America: Meta Publications.

KNIGHT,Sue.(1999).Uygulamalarla NLP: İşinizde Fark Yaratan Farklılıklar.(Çev.İ.Görkey Taffe).

KÜÇÜKAHMET, Leyla. (1999). Öğretimde Planlama ve Değerlendirme. İstanbul: Alkım Yayınevi.

ÖNER, Mehmet. ( 2001). NLP ve Başarı. İstanbul: Kariyer Yayınları.

TUFAN, Selmin ve C.Özdoğan.(1997). Piyano Eğitiminin Birinci Yılında Ulaşılan Performansın Ölçme Ve Değerlendirilmesi. Müzik Eğitimi Sempozyumu. A.İ.B.Ü. Bolu.