Mavi Flüt

Müzikle ilgili fıkra, bilmece ve bulmacalar
Cevapla
hakan önsöz
Mesajlar: 23
Kayıt: 26 May Cum, 8:04
Konum: Bekir Aksoy İ.Ö.O Çorum

Mavi Flüt

Mesaj gönderen hakan önsöz »

Bu yazının kahramanı benim. Yalnızca son bölümde konservatuarı kazanamadım. O aşamadan sonrası kurgu. Bunun da sebebi karşıma çıkan yetenekli insanları müzik yoluna motive edebilmek...
MAVİ FLÜT

Yağmurlu bir akşam üzeri, yürüdükleri yol üzerindeki kaldırım taşlarına itina ile basan baba, bir yandan oğlunun elini tutarken, diğer yandan, okul ihtiyaçlarını ve bu masrafın, o ayki genel harcamaları içerisindeki yerini düşünmekle meşguldü. O ana kadar bir memur maaşının, zengin gönlünün uçsuz bucaksız sınırlarını zorlamasına izin vermemişti. Bundan sonra da vermeye niyeti yoktu. Üzerindeki pardösü evliliğinin ilk yıllarında alınmıştı. Ayakkabılarına atılan pençenin ise en son ne zaman atıldığını unutmuştu.
Babasının elinden sıkıca tutan çocuk ise, kafasındaki hayalleri ile dünyanın ondan bekledikleri arasında bir yerde duruyordu. Kendisinden çok şey bekleyenDünya bazen o kadar bastırıyordu ki, hayallerinin bir kibrit kutusuna bile sığabileceğini düşünüyordu. Yapılacak okul alışverişini, alışverişin seyrini, satıcı ile karşılaşılabilecek durumları bile hesap etmişti çocuk kafasıyla. Alması gereken birkaç kitabı komşu çocuklarından elde etmişti. Defter kitap kapları için, annesinin itina ile sakladığı ambalaj kağıtları vardı. Çocuk, babasının geniş yüreği ile, memur cüssesinin ayırtına vardığı andan beri, hiç şımarmamıştı. Şımarmak, naz yapmak, çok lüks bir hareketti Onun için.Yüzüne karşı yok kelimesini duymamasına rağmen, isteklerinde hep temkinli olmuştu. Şimdilerde öylelerine büyümüş de küçülmüş diyorlar. Hayatın gerçeklerini anlamak için büyümek ve daha sonra küçük kalbine, hayallerini ürettiğin körpe düşüncelerine geri dönerek, küçülmek!..(Bu nasıl olur bilinmez)
Baba, elindeki listede yazılı olanları, bir bir sayıp, kırtasiyeciden isterken, çocuğun merakla enstrümanlara baktığını gördü. Zaten sıra da enstrümana gelmişti. İlk defa bir enstrüman alınacağı için baba sıkıntılıydı. Çocukla göz göze geldi. Sanki çocuk bu durumun kendi suçu olmadığını, “okuldan istiyorlar şeklinde, boynu bükük ve masum bir ifade ile anlatıyor gibiydi.
Baba : Ne şimdi bu?
Çocuk : Öğretmen ya mandolin ya da flüt dedi.
Baba : Mandolin kaça, flüt kaça?
Satıcı : Mandolin 80, flüt 20 lira
Baba vereceği cevap için mantıklı bir söz , insaflı bir karşılık bulmak isteyen gözlerle çocuğa baktı; Çocuk, şimdiye kadar babasından hiç duymadığı yok kelimesini duymamak ve büyümüş de küçülmüş unvanına gölge düşürmemeye çalışarak cevap verdi:
fark etmez flüt olsun
Satıcı : Ne renk olsun
Çocuk : Mavi
Baba , hesaplı bir alışveriş yapmanın huzuru ile çocuğa nasihatte bulunmaya başlamıştı bile.Aman aslanım, gözünün önüne bak, derslerine sıkı çalış, görüyüm seni...

Çocuk flütü ve ondan ses üretmeyi çok sevmişti. Çok yetenekliydi. Çalıyor, çalıyor ve tekrar çalıyordu. Flütün sistemini, kitaptaki anlatılanları, çarçabuk öğrenmiş, okulun ilk haftası, müzik dersini sabırsızlıkla beklemeye başlamıştı. Babası için flüt, ihtiyaç listesindeki malzemelerden birisiydi. Flütün, çocuğun gelişimi ile, hele de hayatına yön vermesi gibi bir fonksiyonu olabileceğini hiç düşünmüyordu. Çocuk, marifetlerini sergilemek için, özellikle akşam babası eve gelince flüt çalıyor, sesini duyurmak istiyordu. Babası ise beklenilen ilgiyi göstermeyip, Ne o öyle düt düt Bırak düdüğü de ders çalış! Seni düdük mü kurtaracak? şeklinde yaklaşıyordu. Babanın bu klasik yaklaşımına rağmen, çok sevdiği Telgrafın Tellerine şarkısını da bazen çaldırdığı oluyordu.
Günler geçiyordu. Müzik derslerinin olduğu günler, en güzel günlerdi; Müzik dersinin olduğu saatler, en güzel saatler ve müzik sınıfının olduğu koridor, en keyifle gezinilen koridordu. Tek kanallı TV zamanlarıydı. Mahalleli, televizyonda, iyi bir program olmayınca, balkonlarda alırdı soluğu. İlk sahne çalışmaları için bundan daha güzel bir mekan olamazdı. Çalınan her parçanın sonunda, diğer balkonlardan alkış seslerinin yükseldiğini duydu. Utandı, sıkıldı biraz Gözükmemek için başını balkon demirlerinin altına doğru eğdi; yere uzandı hatta! Çalmaya devam etti. Alkışlar devam ediyordu. Bu durum çok hoşuna gidiyordu çocuğun.
Her akşam balkon konserleri. Buyurun konsere hem de bedava!...
Sömestr zamanı gelmişti. Karne, babanın beklediği gibi bir karne değildi. Fen ve matematik zayıftı ve sadece müzik dersi 10 gelmişti. Çocuk karneyi babasına uzattı ve meraklı gözlerle babasının yüz ifadesini izlemeye koyuldu. Kaşlar çatıldı. Sert bir üslup ile kükredi adeta! Bu mu karne? Çocuk babasının müzik notunu görmediğini düşünüyordu. Babanın söylenmelerinin arasına bir girebilse, Ya müzik ya müzik? Müzik notunu görmedin mi baba! diyebilmek istedi, diyemedi
Ortaokulun bitmesine az kalmıştı.Baba,çok istemediği halde,onu endüstri
Meslek lisesi sınavlarına sokmuş,bu sınav sonucundaki başarısızlığa bir tek çocuk sevinmişti. Ortaokulun son veli toplantısında müzik öğretmeni,babayı yakalar ve bir rehber öğretmeni edası ile konuşmaya başlar;
Öğretmen : Oğlunuzun müzik öğretmeniyim.
Baba : İyi,güzel,memnun oldum. Öğretmen : Nasıl durumu?
Baba : Vasat,çalışmıyor kerata
Öğretmen : Bakın oğlunuz çok yetenekli;diğer dersleri bilmem ama müzik dersi çok iyi,çok iyiden de öte mükemmel!
Baba : Aman hocam müzik iyi olsa nolacak,olmasa nolacak!
Öğretmen :Öyle demeyin çocuğunuz mutlaka konservatuar sınavına girmeli.Ben başarılı olacağına inanıyorum.
Baba, çocuğunun, endüstri meslek lisesinin ağaç işleri bölümünü bile kazanamadığını hatırlayınca biraz yumuşar;

Baba : Yapabilir mi oraları?
Öğretmen : Bakın,beyefendi,her çocuğun fen zekası gelişmiş olmayabilir,sizin çocuğunuzun sanat zekası gelişmeye açık.Eğitimini bu alana yönlendirirse başarılı olur.Hem sevdiği bir alan olduğu için zevkle çalışır, ilerler, yükselir, mutlu olur
Baba : Bilmem ki,denesek mi?
Öğretmen : Ne kaybedersiniz?
Çocuk mezun olur.O yaz konservatuarın sınavına girer,derece ile kazanır.Yan flüt çalmaktadır artık.Yan flütü de çok iyi çalar.Konservatuarı çok iyi bir derece ile bitirir ve büyük bir orkestrada sanatçı kadrosunda göreve başlar.
Orkestranın konserlerinden birinde solo çalacaktır ve bu önemli güne, yine onun hayatında büyük önemi olan insanlar, Annesi, Babası ve müzik öğretmeni de davet edilmiştir. Ayakta alkışlanan konser sonrası kuliste tebrik ve teşekkür vardır.Aferin, gurur duydum seninle diyordu müzik öğretmeni sarılarak bir yandan. Anne baba ise gözlerindeki yaşları silerek yaklaştılar, kucaklaştılar. Baba, elindeki bir küçük paketi oğluna uzatır. Telaş içinde açılan paketten çıkan hediyeyi, öğretmen de hatırlamıştır. Bu, yıllar önce, babasıyla bir kırtasiyeden içeri giren ve bir çocuğun kibrit kutusuna sıkışmış hayallerini, gerçeğe dönüştürecek olan Mavi Flüt ten başkası değildir.
enteresan
yıl_maz
Mesajlar: 2
Kayıt: 16 Tem Pzr, 16:17
Konum: istanbul
İletişim:

tebrikler

Mesaj gönderen yıl_maz »

muradınız gözünüzde kalmış ama yol göstericiliğiniz ve düşünceli oluşunuzu tebrik ediyorum kendimce... ln_gunes@hotmail.com
En son yıl_maz tarafından 17 Tem Pzt, 21:03 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Kullanıcı avatarı
burju
Mesajlar: 38
Kayıt: 04 Ağu Cum, 16:58
Konum: trabzon

Mesaj gönderen burju »

eğer ki konservatuar ı kazanmıs olsaydınız şüphesiz sonuc öyle olacaktı..
azminize hırsınıza hayranım!
sizin gibi olmak içindir çabalarım..
"Bütün mesele iyi ve büyük görünmek değil, Gerçekten iyi ve büyük olmaktır."
Kullanıcı avatarı
badcat44
Mesajlar: 101
Kayıt: 17 Tem Sal, 22:20
Konum: Malatya / Sivas

Mesaj gönderen badcat44 »

ilk bakışta hikaye biraz uzun geldi ama okudum :D gerçekten güzel. ülkemizde bu hikayenin giriş ve gelişme bölümlerini birebir olarak yaşıyan binlerce çocuğumuz var. biz müzik eğitimcileri olarak onların hayat yollarına güzel çiçekler ekebilirsek ne mutlu bize. saygılar....
iyilik yap denize at demişler balık bilmezse Halik bilir....
dark_violist
Mesajlar: 24
Kayıt: 13 Haz Çrş, 18:49
Konum: trabzon

Mesaj gönderen dark_violist »

ay ağlayacağım benimde viyolamla(amadeus:))la hikayem bunun gibi başladı..sonumu sabırsızlıkla bekliyorum....
aranızda ''VİYOLA''nedir bilen var mı?:)
Kullanıcı avatarı
gulenyus
Mesajlar: 89
Kayıt: 16 Tem Pzr, 22:54
Konum: bursa

Mesaj gönderen gulenyus »

bence de kazansaydınız şüphesiz sonu böyle olurdu...hayallerinizi yitirmemişsiniz en azından tebrik ederim :o
Cevapla